emirhan oyun
  gazete
 
haberler
Okulda karne sevinci; 15 milyon öğrenci büyük tatile başladı
Cihan tarih 13.06.2008, 17:48 (UTC)
 2007 - 2008 eğitim dönemi yaklaşık 15 milyon öğrencinin karnelerini almasıyla sona erdi. 3 ay sürecek yaz tatilini dinlenerek ya da sosyal aktivitelere katılarak geçirecek öğrenciler 8 Eylül'de ders başı yapacak. Düzenlenen karne törenlerinde öğrenciler karnelerini sınıf öğretmenlerinin elinden aldı.

Okullarda öğretmenlerinin elinden karnelerini alan öğrencilerden kimisi notlarına sevinirken kimileri de hayal kırıklığına uğradı. Okullarda son ziller çalarken, öğrenciler kadar velileri de büyük heyecan yaşadı.

Karnelerinde kırık notu olmayan, takdir ve teşekkür belgesi alan öğrenciler mutlu bir şekilde tatile girdi. Karnelerini alan öğrencilerden bazıları ise yaz tatiline girecekleri için mutlu olduklarını ancak öğretmenlerinden ve arkadaşlarından ayrılacakları için üzüntü duyduklarını belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığı bu yıl farklı bir uygulamaya da giderek takdir ve teşekkür belgesi alan öğrencilere yaz tatilinde okuyacakları birer kitap hediye etti. Kitaplar okul müdürlüklerince karne törenlerinde çocuklara verildi.

Ülke genelinde olduğu gibi Diyarbakır'daki okullarda da törenler düzenlendi. Yaklaşık 400 bin öğrencinin karne aldığı Diyarbakır'da Kanuni Sultan Süleyman İlköğretim Okulu'nda düzenlenen törende Vali Yardımcısı Miktat Alan, öğrencilere karne dağıttı.

Takdir ve teşekkür belgesiyle eğitim dönemini bitiren öğrencileri tebrik eden Alan, yaz tatilini dinlenerek geçirmelerini istedi. Karnelerini alan öğrenciler, arkadaşlarından ayrılmadan hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmedi.
 

Milliler yola devam dedi, Alplerin zirvesine çıktı: 2-1
HACI HASDEMİR tarih 12.06.2008, 07:26 (UTC)
 Milliler, Euro 2008'in 2. maçında ev sahibi İsviçre'yi devirerek çeyrek final şansını son maça taşıdı. Yağmurdan dolayı çamura dönen sahada devreyi Hakan Yakın'ın golüyle geride kapatan Ay-Yıldızlılar, 2. yarıda adeta şahlandı. Semih beraberliği sağladı, Arda da nefis golüyle tarihî zafere imzasını koydu. Tüm umutlar pazar günkü Çek maçına kaldı2008 Avrupa Şampiyonası'nda final gibi karşılaşmada Türkiye ev sahibi İsviçre'yi 2-1 yenerek gruptan çıkma şansını Çek Cumhuriyeti ile oynayacağı karşılaşmaya taşımayı başardı. İlk yarıda Hakan Yakın'ın golüne engel olamayan Ay-Yıldızlı ekibimiz, ikinci yarıda önce Semih ile beraberliği yakaladı, 90. dakikada da Arda'nın golüyle galibiyete ulaştı: 2-1.

xPortekiz maçına savunma kurgusuyla çıkan Ay-Yıldızlı ekibimiz, İsviçre karşısına ise hücum ağırlıklı oyun taktiğiyle çıkmıştı. Forvetteki Nihat'ı orta sahadan Gökdeniz, Tuncay, Arda, Tümer desteklerken kanatlardan Hakan Balta ve Hamit de ataklara destek veriyordu. İlk 45 dakikada rakipten çok yağan yağmur Ay-Yıldızlı ekibimizi durdurdu. Nihat'ın iyi marke edilmesi, Arda ve Tuncay'ın gol bölgelerine geç girmesi ataklarımızı başlamadan bitirdi. Arda'nın kafa şutunun direkten dönmesi dışında çok fazla pozisyon bulamadık. Ev sahibi İsviçre ise oyun kurgusunu Gökhan İnler, Hakan Yakın ve Eren Derdiyok'un üzerine kurmuştu. Eren ve Hakan, forvette gol ararken Gökhan ise Türkiye'nin ataklarını karşılıyordu. Yağmurlu havalarda oynamaya alışkın olan ev sahibi ekip, Hakan Yakın ve Gökhan İnler'in tehlikeli şutlarının ardından 32. dakikada Eren'in pasında Hakan Yakın'la golü buldu. Bu golden iki dakika sonra bu kez Servet'in ıskasında Hakan Yakın, müsait durumda topu kale yerine auta attı.

İkinci yarıda Fatih Terim, Tümer ve Gökdeniz'i kenara alırken Mehmet Topal ve Semih'i sahaya sürdü. Bu değişiklik hem orta sahamızın direncini artırdı hem de Nihat'ı forvette yalnızlıktan kurtardı. Yağmurun da dinmesiyle bu kez Türkiye'nin atakları başladı. 57. dakikada Nihat'ın ortasında Semih'in güzel kafa vuruşuyla oyuna denge getiren Ay-Yıldızlı ekibimiz, herkesin maçın bitmesini beklediği anda Arda Turan'ın attığı güzel golle sahadan galibiyetle ayrılmasını bildi: 2-1.
.
 

Öğrenciler OKS'de son kez ter döktü
zaman gazetesi tarih 09.06.2008, 17:01 (UTC)
 
Fen, Anadolu ve sosyal bilimler liseleri, polis koleji ve özel okullarda okumak isteyen öğrencilerin sınav heyecanı sona erdi. İlköğretim 8. sınıf öğrencileri dün son kez Ortaöğretim Kurumları Seçme Sınavı'na (OKS) katıldı. Saat 10.00'da başlayan ve iki saat süren sınavda toplam 913 bin 612 aday ter döktü.


Türkiye son kez OKS sessizliğine büründü
OKS sona erdi

899 engelli adayın da katıldığı sınav, bu yıl son kez gerçekleşti. Görme ve işitme engelli adaylara bu yıl da sınavda 30 dakika ek süre tanındı. Öğrenciler, gelecek yıldan itibaren Seviye Belirleme Sınavları (SBS) ile liselere yerleştirilecek. Bu yılki sınav, yurtiçinde tüm iller ve bazı ilçeler ile yurtdışında 8 şehirde, toplam 247 merkezde gerçekleştirildi. OKS'de geçen yıldan farklı olarak sınavın kapsamı daraltılırken, soruların niteliği de değiştirildi. Öğrencinin diploma notu, ilköğretim başarı puanı (İBP) adı altında sınav sonuçlarını da yaklaşık yüzde 7 oranında etkileyecek. Ancak merkezî sistem ile öğrenci alan 92 özel okul bu puanı kullanmıyor.


Sınava giren öğrenciler kadar dışarıda heyecanla bekleyen anne-babalar da dikkat çekti. Veliler, küçük yaşlarına rağmen öğrencilerin yaşadıkları stres ve yoğunluktan bu yıl da şikâyetçi oldu. Çocuklarından daha fazla heyecanlı oldukları gözlenen ebeveynler, okul bahçesinde dua ederek evlatlarına destek oldu. Erken saatlerden itibaren velileriyle birlikte sınava girecekleri okullara gelen öğrenciler heyecanla sınav saatini bekledi. Adaylar, saat 09.30'dan itibaren tek tek kimlik kontrolleri yapılarak salonlara alındı. 120 dakika süren sınavda adaylar matematik, fen bilgisi, sosyal bilgiler ve Türkçe alanında çoktan seçmeli toplam 100 soruyu cevaplamaya çalıştı.

Veliler de heyecanla bekledi

Kızının sınavdan çıkmasını bekleyen Ümmühan Ayçiçek, çocuğunun bir yıldır yoğun bir şekilde hazırlandığını söyledi. Kızının ilköğretim beşinci sınıftan itibaren dershaneye gittiğini belirten Ayçiçek, OKS'nin bu yıl son kez yapılmasından dolayı mutlu. Türkiye'deki sınav sisteminin çocuklar kadar velileri de etkilediğine dikkat çeken Ümmühan Ayçiçek, "Bir yıldır sınavla yatıp sınavla kalkıyoruz. İnşallah kızım istediği okulu kazanır." dedi. Sosyal Bilimler Lisesi'nde okumak isteyen Merve Özyurt ise bu yılki matematik sorularını yaparken zorlandığını söyledi. 2 yıldır sınava hazırlandığını anlatan Özyurt, ailesinin ve öğretmenlerinin sınav stresini yenmede yardımcı olduğunu aktardı.

Sınav sonuçları, 11 Temmuz'da açıklanacak. Tercihler, veliler tarafından bireysel olarak ya da okul müdürlükleri aracılığı ile 11-18 Temmuz 2008 tarihleri arasında bir seferde 20 tercih olarak yapılacak. Tercih onaylama hakkı bittikten sonra bir daha düzeltme hakkı olmayacak, daha sonra ayrıca tercih alınmayacak. II. yerleştirme ile tercihinde yükselme işlemlerinde de aynı tercihler geçerli olacak. I. ve II. yerleştirme ile tercihinde yükselme işlemleri, 2008 OKS Tercih ve Yerleştirme Kılavuzu'nda yer alan açıklamalara göre yapılacak.

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Doç. Dr. Nizami Aktürk, OKS'nin tüm yurtta sakin bir şekilde tamamlandığını belirtti. Aktürk, "Soruların zorluk derecesi, geçen senenin aynısıydı." dedi. Sınav Merkezi'nde, uzmanların sorular üzerindeki değerlendirmelerini takip ettiklerini aktaran Aktürk; sorular konusunda zorluk derecesi ya da yanlış olduğu yönünde herhangi bir itiraz gelmediğini kaydetti. Aktürk, bir itirazın olması durumunda gerekli incelemenin yapılacağını belirtti. Nergihan Çelen, Muhammet Çimen, Pınar Kaman; İstanbul, Ankara, aa

"Çocuklarımızı arabacı beygiri gibi sınavlara koşmamalıyız"

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bir veli olarak Ortaöğretim Kurumları Sınavı'nın (OKS) heyecanını yaşadı. Çelik'in kızı Büşra, Çankaya Kılıçarslan Lisesi'nde OKS'ye girdi. Kızını sabah sınava getiren Çelik, sınav başladıktan sonra ayrıldı ve sınav bitimine yakın yeniden geldi. Sınavın bitiş saatini beklerken gazetecilerin sorularını cevaplayan Çelik, "Kızınız heyecanlı mıydı, siz heyecanlı mısınız?" sorularına, "Kızım da çok heyecanlı değildi, açıkçası ben de çok heyecanlı değilim. Onları bu şekilde heyecana sürüklemek de doğru değil. Sonuçta bu normal bir süreç. Paniğe gerek yok." cevabını verdi. Çelik, şöyle konuştu: "Çocuklarımızı arabacı beygiri gibi bu sınavlara koşmamalıyız. Tabii seyri içinde onları rahat bırakmalıyız. Rahat bırakmak 'ilgilenmeyelim', 'teşvik etmeyelim', 'motive etmeyelim' anlamında değil. Elbette onlara gerekli şartları hazırlamalı, imkanları vermeliyiz. Ama onlara eziyet etmememiz gerek." Bakan Çelik, etrafını saran velilerle sohbet etti ve sınavdan çıkan öğrencilere nasıl geçtiğini sordu. Bu sırada velilerin sorularını da cevaplayan Bakan, OKS'nin yerine Seviye Belirleme Sınavı'nın (SBS) getirildiğini hatırlattı.


 

OKS, pazar günü son kez yapılacak
zaman gazetesi tarih 06.06.2008, 16:42 (UTC)
 Fen, Anadolu ve sosyal bilimler liseleri, Polis Koleji ve özel okullarda okumak isteyen öğrencilere yönelik olarak son kez düzenlenecek Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS), 8 Haziran 2008 Pazar günü yapılacak.



Yaklaşık 913 bin öğrencinin ter dökeceği sınav, yurtiçinde tüm iller ve bazı ilçeler ile yurtdışında 8 şehirde olmak üzere toplam 247 merkezde gerçekleştirilecek. Saat 10.00'da başlayacak sınav 120 dakika sürecek. Adaylara matematik, fen bilgisi, sosyal bilgiler ve Türkçe alanında çoktan seçmeli test uygulanacak. Adayların sınava gelirken yanlarında, sınav giriş ve kimlik belgesinin yanı sıra en az 2 adet koyu siyah ve yumuşak kurşunkalem, leke bırakmayan silgi ve bir kalemtıraş bulundurmaları gerekiyor.

OKS kılavuzunda yer alan kurallara göre adaylar başı açık, temiz, düzenli ve aşırılığa kaçmayan kıyafetle sınava girecek. Kimlik kontrolleri ve salonlara yerleştirmenin zamanında yapılabilmesi için adaylar, en geç saat 09.30'da sınava girecekleri okulda hazır bulunacak. Sınavda, 'A' ve 'B' olmak üzere iki adet soru kitapçığı kullanılacak. Her iki tür soru kitapçığında da aynı sorular bulunacak, ancak soru numaraları farklı olacak. Soru kitapçığının yanlış işaretlenmesi veya boş bırakılması halinde adayın sınavı geçersiz sayılacak. Sınav sonuçları, 11 Temmuz'da açıklanacak.

Sınav öncesi kafeinden uzak durun

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom, sınava girecek öğrencilere 'kafeinden uzak durun' uyarısında bulundu. Halk arasında şeker ve şekerli besinlerin dikkati ve algılamayı artırdığına yönelik yanlış inanışlar bulunduğuna da dikkat çeken Çom, "Oysa karbonhidrattan zengin bu besinler tam tersi gevşemeye sebep olmaktadır. Bu nedenle sınav öncesi ve sınav esnasında; şeker, şekerleme yerine, kuru üzüm, erik, kuru incir taze meyve gibi besinler tercih edilmelidir." diye konuştu. Ankara, Cihan,

 

Sevgi bayrağı Türkçe
zaman gazetesi tarih 06.06.2008, 16:37 (UTC)
 Birkaç haftadır televizyonlarda seyrediyordum. Dünyanın hemen her tarafından gelmiş çocuklar, kendi mahallî kıyafetleri içinde Türkçe şiir okuyorlar, şarkı veya türkü söylüyorlar. Bizim kıyafetlerimizle de kös dövüyorlar, zeybek oynayıp halay çekiyorlar.



Türkiye'de bile okul gösterilerinde başka dille şarkıları daha anaokulu çocuklarına dahi bir marifetmiş gibi söyletildiğini, acayip kılıklar içinde şahsiyetsiz hareketlerin dans diye yaptırıldığını birçok kereler görmek bahtsızlığına uğramış biri olarak, gördüğüm manzaradan etkilenmemem, hattâ bazen gözyaşı içinde çocukları seyretmemem mümkün değildi. Öyle de oldu...

Anlaşıldığı üzere, Türkçe Olimpiyatları'nın 6'ncısından, onun 13 ayrı dalda yapılan yarışmalarından bahsediyorum. 110 ülkeden gelen öğrenciler, Türkiye'nin çeşitli illerinde yapılan yarışmaları İstanbul'da iki gösteri ile taçlandırdı. İlki "GALA" gecesiydi. İkincisi "VEDA" GECESİ... Ben ikincisini seyrettim. Öncekileri de görmüştüm. Hemen ifade edeyim ki, bu gösteriler, her yıl öncekinden daha gelişmiş ve muhteşem olarak düzenlenmekte. Bu gösteriler meselenin esası kadar önemlidir. Zira yapılan iş büyüktür. Verilen emek ölçüsüzdür. Katlanılan fedakârlık hesapsızdır. Elbette mânası, maksadı, hedefi büyük olan işlerin takdimi de ona uygun olmalıdır. Öyle de olmuştur. Sonda söylenmesi gerekeni başta ifade edeyim: Hayalini kuranı, teşvik edeni, plânlayanı, destekleyenleri, gerçekleştirenleri Türk milletinin bir sevdalısı olarak tebrik ediyorum. Allah onlardan razı olsun.

Milletimiz önüne konan hedefi benimsedi

20 yıla yakın zamandan beri sabırla, heyecanla, derviş gâzi ahlâkıyla yürütülen bir faaliyet çoktan meyvelerini vermiştir. Gelecekte hasat harmanları daha muhteşem olacaktır. "Sevgi dili Türkçe"yi dünya dili yapma, dilimizle birlikte medeniyetimizin, kültürümüzün unsurlarını insanlığa götürme, bunu da sevgi ile, sevgi diliyle yapma, insanlık sevgisini hem söz ve hem de "hâl" ile anlatma milletimizin önüne konulmuş bir büyük hedeftir. Kanın, barut kokusunun, açlığın ve sefaletin yeryüzünü kapladığı, "insan hakları", "demokrasi" götürme maksadıyla yapılan hareketlerin daha fazla kana ve ızdıraba sebep olduğu dünyamızda, gerçekten sevgiyi hem de "yaratılanı Yaratan'dan ötürü" seven bir sevgi anlayışına insanlığın büyük ihtiyacı vardır. Cumhuriyet'in en büyük ve yegane projesi olarak vasıflandırdığım bu faaliyete hem vatandaşlarımızdan ciddi alâka varsa ve hem de gidilen her yerde iyi kabul görüyorsa işte bu, ihtiyacın iyi belirlenip ona göre davranılmasındandır. Bu faaliyet hakkında çok şeyler söylenip yazılmaktadır. Benim menfi mütalaalarda bulunanlara söylediğim şudur: Bu okullar hangi sebep ve saikle açılmış olurlarsa olsunlar, bunlar o memlekette "Türk okulları"dır. Türk devleti bâki kaldıkça bu faaliyetlerin semeresini Türkiye görecektir. O halde bu faaliyetle ancak gelecek ümidimiz artar. Heyecan duyarız. Olimpiyat adı altında yapılan şenliklerde de duygularımız coşar, gözyaşlarımız sel olur akar.

Uzunca süredir söylerim: Türk milleti enerjisi yüksek millettir. Dışa dönük bir faaliyet ve gayret içinde olmazsa bu enerjiyi içte harcar. Bu da yıllardır yaşadığımız kısır siyasî çekişmeler, sağ-sol, lâik-antilâik, Sünni-Alevi kavgaları veya Kürt ayrılıkçılığı şeklinde tezahür etmektedir. Halbuki, dışa dönük faaliyetler, bizi yapıştırıyor, kenetliyor, tek vücut yapıyor. Bunu geçmişte Kıbrıs mücadelesinde gördük. Şimdi millî maçlarda bile görülmektedir. Bu okullaşmada da aynı şeyi görüyoruz. Milletimiz önüne konulan hedefi benimsedi. Üzerine düşen fedakârlığı yapıyor. Fidan gibi genç kızlarımız, delikanlılarımız her türlü sıkıntıyı katlanıp hizmete koşuyorlar.

Aslında Türkiye'yi yönetenlerin ve yönetmeye talip olanların bu faaliyete bir kulp takmak yerine, milletimizi bir hedefe sevk etmek ve onun büyük enerjisinden büyük hamleler için nasıl istifade etmek mümkündür sorusunu sorup, bunun ipuçlarını bu hareketin başarı sebepleri içinde aramaları gerekir. Ama önce Türk milletinin tarihten gelen büyük misyonunun olduğunu kabul etmek ve o istikâmette gayret göstermek gerektiğinin, milletimizin dar kalıplara sığamayacağının bilinmesi gerekir. Fert olarak, millet olarak bütün insanlığa karşı mesuliyetimiz olduğuna, bu vazifeyi ifa için kültür ve medeniyet mirasımızın her türlü imkânı bize bahşettiğine inanmak lâzımdır.

Nevzat Kösoğlu'nun tespiti

Milletimizin bir evlâdının tahayyülüyle ortaya konulan başarı, milletimizin neleri başarmaya muktedir olduğunu da ortaya koymaktadır. Ancak, kabul etmek gerekir ki, bu öyle sıradan bir hayal değil, her yanıyla çok iyi düşünülmüş ve zaman içinde de geliştirilen bir faaliyettir. Meselâ, okullar 20 yıla yakın zamandır faaliyet gösteriyor. Ancak olimpiyatlar altı yıldır yapılıyor. Olimpiyatlar, faaliyetin başarısı için iyi düşünülmüş bir etkinliktir. Böylece, hem bu faaliyetin gerçekleşmesi için fedakârlık yapan Türkiye esnafı, eşrafı sonuçları görüyor. Hem de Türkçe öğrenen gençler Türkiye'de, bu hareketin bereketli toprağında bir araya gelerek kardeşlik duygularını pekiştiriyorlar, sadece kendilerinden ibaret olmayıp, bütün dünya olduklarını görüyorlar, birer temsilcisini gördükleri Türk milletini yakından tanıyorlar. Milletimizle doğrudan kucaklaşıyorlar. Biz onları görüyoruz. Şevkimiz artıyor. Onlar bizim kendilerini nasıl kucakladığımızı görüyor, böylece Türkçe kendileri için sadece bir yabancı dil olmaktan çıkıyor, gelecek hayatlarını kavrayan bir ahlâkın, kısaca sevginin dili oluyor.

Nevzat Kösoğlu ağabeyim, bu olimpiyat vesilesiyle yazdığı güzel yazıda rahmetli Dündar Taşer'in "Türk milletinin sarkacı yukarı doğrudur" sözünü hatırlattı. Ben de çoktandır ifade ediyorum ki; Sakarya'da durdurulan "cezrimiz" (çekilmemiz) "med"de dönmüştür. Artık milletimizin önünde büyük gelecek vardır. Beceriksizliğimiz, basiretsizliğimiz veya başkalarının oyunları bile bu geleceği karartamayacaktır.

Gala gecesi de, veda gecesi de Türkçeye ve büyük medeniyetimize hizmet eden Milletimizin büyük evlâtlarının öğütleri ile başladı. En önde de Kaşgarlı Mahmud... Bu faaliyet, Kaşgarlı'nın "Türk dilini seviniz. Çünkü Türklerin, en az geçmişleri kadar büyük geleceği olacaktır" vasiyetinin hayata geçirilmesidir.

 

İthal pirinç geliyor Ramazan'da fiyatlar ucuzlayacak
zaman gazetesi tarih 06.06.2008, 16:35 (UTC)
 Geçtiğimiz aylarda üç katına çıkan pirinç fiyatlarındaki gerilemenin ardından Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO), son girişimi fiyatı daha da düşürecek. Ofisin yurtdışından temin ettiği 30 bin tonluk pirinci taşıyan gemi, yakında yükünü silolara indirecek.



İthal pirincin kilosu yıl sonuna kadar 1,8 yeni liradan piyasaya verilecek. Ofis yönetimi, TMO ambalajı ile satılacak ürünler için marketlerde de düşük kâr marjı uygulanması konusunda anlaşma yapacak. Bu sayede Ramazan ayında fiyatlarda herhangi bir spekülasyon olmasının önüne geçilmiş olacak, fiyatların da yüzde 30-40 oranında düşmesi sağlanacak. Son dönemde kuraklık bahanesi ile 2,5 kiloluk baldo pirincin fiyatı market raflarında 14,50 yeni liraya kadar yükselmişti.

Dış Ticaret'ten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ile Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, aşırı yükselmede spekülatörlerin parmağı olduğunu ifade etmişlerdi. Eker, herkesi bir süre 'bulgur pilavı' yemeye davet etmişti. Aradan geçen sürede pirinç fiyatları bir miktar düştü. 2,5 kiloluk baldo pirinç 6,5-8 YTL arasında satılıyor. Özellikle Ramazan ayında tüketim arttığı için fiyatların yeniden yükseldiğine dikkat çeken TMO yetkilileri, "Biz tedbirimizi şimdiden aldık. 15 bin tonluk alım yaptık. Gemi önümüzdeki günlerde limana yanaşır. Tüketiciler rahat olsun, onlara pahalı pirinç yedirmeyeceğiz." dedi. Ofisin stoklarında yaklaşık 4 bin ton pirinç bulunuyor. Türkiye yılda 600 bin ton civarında pirinç tüketiyor. Bu rakamın 400 bin tonu iç üretimden, 200 bin tonu da ithalattan karşılanıyor. Bakanlar Kurulu, spekülatörlerin oyununu bozmak ve fiyatı düşürmek için iki ay önce Toprak Mahsulleri Ofisi'ne 'sıfır Gümrük Vergisi'yle' 100 bin ton pirinç ithalatı izni vermişti. Ofis, 31 Temmuz 2009'a kadar bu şartlarda yurtdışından 100 bin ton pirinç getirebilecek. Bunun dışında yapılacak ithalatta ise ithalat rejimi kararı çerçevesinde söz konusu madde için tespit edilen Gümrük Vergisi uygulanacak. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre dünya piyasalarında pirincin fiyatı son 1 yılda yüzde 68 arttı. Buna rağmen Türkiye'deki artış yüzde 130'u buldu. Pirinç fiyatındaki aşırı artışa tepki gösteren Dış Ticaret'ten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, "Artışları bazı kesimler, herkesi tehdit eder hale getirmeye devam ederlerse, bakliyat gemisini Mersin Limanı'na getiririz. İthalat, bizim her zaman önemli bir aracımızdır." uyarısında bulunmuştu. Uluslararası piyasada pirincin tonu 900 dolardan işlem görüyor.

 

<-Geri

 1  2 Devam -> 
 
  Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol